31 Ağustos 2009 Pazartesi

- Tanrı Umuttur - PayLaşım Servisim

Hüznün göbeği, saadetin başucuyla noktalanır çoğu kez. Kederin parmakları, yavaş ve hissettirmeden mutluluğun saçlarını tarar. Bazen örer bile. İşte bu sülaleden olan umut, gelecek endişesinin hamurundandır. Atiyi en karanlık gördüğümüz günlerde bile içimizden bir yerlerden, cüssesinin çok fevkinde bir ışık saçar ümir kandilimiz. "Bir gün, bir büyüğümün sorduğu sualle düştü aklıma, gönlüme gerçek... Cevabı düşünmeye hacet yoktu: Tanrı umuttu. Çünkü kendimi bildim bileli, bir şeyleri arıyordum. Tanrı umuttu. Zira sevgi, haz, korku, öfke... Hepsinin tükendiği yerde, parmaklarımın arasında bir tek o kalıyordu. Tanrı umuttu. Neden mi? Beklediğim, hayal ettiğim, emek verdiğim her türlü ilişki, yarım, kırık, buruktu bu alemde. Kendine saklamış olmalıydı. Mutlak, bütün, kesintisiz ve yasaksız bir varoluşu kendi yanına bırakmış olmalıydı. Evet kesinlikle öyle olmalıydı... Uzaktan görünen, yaklaştıkça biraz daha ötelere kaçan her ideal sevgili, O'nun yanındaydı. Ya da O'na çok yakın bir yerde... Yoksa aslında böyle "tam" bir şey yoktu, bu bir vehimdi de, içimdeki umut O'nun ta kendisi miydi?"
Ayşe UÇKAN - Tanrının Umut OLduğunu SöyLedi Bir Büyüğüm

- O Bir Duayen - FARİD FARJAD

Kemanın nesine dokunup ruhumu okşadığını biLemem. Hiç biLemedim. Hiç biLemiycem, biLmiycem. BiLmekLe yada merakLa uğraşmıyorum onu dinLerken.. içime akıyo müziği, o kemanın nota teLLerini kaLdırmış nasıL bir şey koymuşsa oraya dokunduğunda insanın göz yaşını taa derinden çekiyor taa yanakLarından yürütüyor taaa gıdığına kadar bu damLaLara birbirini kovaLatıyor. Onun dokunduğu teLLer sanki içimde bi yerde kıvranan beni ortaya çıkarıyor.. Merak ediyorum acaba bunu yaparken kasıtLı mı yapıyor, yoksa kendisi dahi biLmiyor mu?
BiLmiyor oLDuğunu düşünüyorum. Çünkü o içinden geLdiği gibi yapıyor. kendisi biLe müdahaLe etmiyordur buna beLki.. O sesLeri kuLağımıza yoLLayana kadar ne teLe ne de kendine hakim oLuyor; acıyı hissettire hissettire kaLbime vura vura geLiyor, kuLağımdan bütün oLarak giriyor, kaLbimin en ücra yerLerine erişiyor ufak bir gezinti iLe tekrar çıkıyor.. Kemanın notaLarıyLa şiir yazıyor, en ince kafiyeLeri yapıyor, en biLinmedik cümLeLeri kuruyor en biLinmesi gereken duyguLarı eksiksiz çıkartıyor bu cümLeLerLe.. Kemanın hükümdarıdır; O bir Duayen, Benim tavsiyem, bırakamıyor dinLeyen..
TeşekkürLer... - PayLaşım Servisim -'den

- GeLdik Gidiyoz - KİNAYE SERVİSİM

Hayatın farkLı durakLarından geçtiğimi biLiyorum.. Bir otobüse bindiğim(iz)de bir durağa geLiyoru(z)m sonra kaLkıp gidiyoru(z)m.. sonra başka bi durağa geLiyoru(z)m ve yine gidiyoru(z)m.. GeLiyoru(z)m gidiyorum geLiyoru(z)m .. gidiyoru(z)m..
Gidiyoru(z)m gidiyoru(z)m..
ve geneLLikLe
gidiyorLar .. gidiyorLar..
Ben de akabinde gitmek zorunda kaLıyorum yahut dikiz aynasından bakar gibi geriyi düşümde bırakmak üzere gönderiLiyorum iLeriye..
Zaman durmuyor ki.. Keza hayat da böyLe.. BeLirLi beLirsiz yoL ayrımLarı, iLk durakLar; son durakLar, geçitLer, moLa yerLeri ve uzayan yoLLar, he tabi bir de ışıkLar (yeşiL hep sabır istemiştir).. Bir çok beti benzi atmış betimLeme bunLar.. Benim aLdığım yoLcuLar yoLcu oLdu hakkaten.. son durağıma doğru gidiyom.. kesatım.. Boş gidiyom yoLcusuz .. yek yoLcu benim.. yoLumu katediyorum.. GeLdim Gidiyom

30 Ağustos 2009 Pazar

- GeL Sana Bir Çay IsmarLayayım - KİNAYE SERVİSİM

- AL ordan bir çay daha!..
- içerken LafLarız işte..
Bu çayın hiç şeker hakkı yok!.. Çay gibi oLsun..
- mm!.. Doğrusu eğrisi yok bu araLar yaşamın.. ÖyLe yaşıyoruz sanki..
Gayemizi de unutmuş muyuz nedir? Bu durumun benim için de geçerLiLik kazanmasından korkuyorum.. Korktuğum da hep başıma geLir biLirsin..
-DostLarınLa aran nasıL?
-HakLısın bu araLar insanLarLa konuşuLmuyor.. YoruLuyoruz ama dinLenecek hiç dost yanı yok gibi!.. Herkes konuşuyor.. Kimse kimseyi duymuyor.. Kimse konuşmaya doymuyor.. Bu doyumsuzLuk Laf-ı güzafLardan oLsa gerek.. DoLu değiL ki kimsenin sözü doyurSun hem kendini hem beni..
Hep Laf-ı güzafLarı kuLLanıyoruz ; söz kesiyoruz hep..
-Kaçıncı eğriyi yine karman çorman çizdim doğruLarımLa yanLışLarımın ekseninde biLmiyorum ama ben de bunu yapmak istememiştim.. Ne de oLsa yazıyoruz; okumaya bir payımız var.. Uykudan yoksun uyanıkLığımın da payı oLsa gerek patavatsızLığımda..
-Tamam onu geçtim zaten.. AnLamasam kırıLırdım.. SebepLeri kovaLar düşüncem; sebepLerden yoruLsa da bünyem; buLduğuna sarıLır tavrım..
-Çayını bitirdin mi? Aaa.. Bitmek üzre.. Ben de fon dip etmiştim, yandı ağzım.. O sebeptendir ki yanık LafLarım..

- Sedd-i Zerai - PayLaşım Servisim

Göz görür,kuLak dinLer,diL teLaffuz eder.
GörüLen,duyuLan ve söyLenen şeyLer zihinde kurguLanır,
TahayyüL tasavvura dönüşür;o da gidip bi kaLıba döküLür,
KıLıfa girer.....
Bu vetire insanın iradi davranışına tesir eder.
EL tutar,ayak gider.
Günah deryasının daLgaLarı kıyaya çıkmamı engLLer,
Çokça engeLLer var önümde,hayaLimde gizLedikLerimLe yaşamak istemiyorum.
Mahşerdeki dehşet beni korkutur,ALLAH'tan korkarım.
Şehavani bünye arzuLarını geri çevirmeLiyim,
Şehvet istek oLmamaLı,Servet herkesteki irade,

Bir avuç nefis suyuyLa iffetinden ödün veren,
Tekrarı yok aLamazsın iffetini ödünç veren.
GünLük güneşLik değiL herşey bunu böyLe biL ki;
AçLık değiLki bu, gerek bize Sedd-i Zerai...

- Benden Özür DiLeme - KİNAYE SERVİSİM

Zinhar benden özür diLeme.. zira özür diLenecek eyLemLerde buLunma..
Bunun da bir nedeni yok!.. hatta hata yapsan dahi sessiz kaL; benim sessizLiğime eşLik et..
Bir daha yapmayacağını biLmektir bana huzur veren..
YanLışLıkLa ziLime mi bastın.. ben sana ifade edersem aLt kat veya üst kat diye tekar dön ve doğru oLanı uyguLa.. yahut ayağıma.. ben ağLamam hemen, canımı yaksan da.. sen git ben sonra oturur yaLnız ağLarım.. refekat istemem buna..
böLündüğüm kadar küçük parçaLarımı topLayıp beLki gücüm yeterse birLeştirmeye kaLkarım ben.. takip etme sakın beni.. bir daha karşıLaştığımızda eLinde yere ezkaza düşürdüğüm bir parçamı görürüm; hemen anLarım..Bihaber oLmaLıyım onLardan ki tekrarLamasın acım.. ben onLarın eksikLiğini hissetmem beLki ve muhakkak vardır onLarın boşLuğuna itecek şeyLer beni; ben o boşLukLarı itiLerek doLdururum münferit..
hakLısın dediğini duymak istemiyorum.. hakkım kadarına razıyım çünkü.. Lakin razı oLduğum kadarını aLamayışım da beni huzursuzLuk odasına kapatır.. hoşgeLdin diyen biri çıkar karşıma ama hiç de hoş geLmedim.. hoşnut değiLim Hiç Bir Zaman kendimden.. çünkü Her Zaman hoşnut oLunacak yanLarım Hiç Bir Zamana karıştıLar..
şimdi karış karış maziyi doLaşıp biraz karışayım; sonra iLerisi namına beLki tecrübeLerimLe toparLanırım.. mefküreLerim zaten iptaL eşiğindeLer.. ama sakın özür diLeme benden, gerek yok.. ben özürLerimLe barışık oLmaya çaLışıyorum; ki yaşamam gerek kayboLmak istemiyorum.. sana veremem onLardan..diLeme benden..
aynaya bi dahaki sefere daha dikkatLi bakıcam; orda güzeL birisi varmış diye duydum.. sen de öyLe yap..

- Sonsuz MutLuLuk - KİNAYE SERVİSİM

Yazar iken düşünmek iş.. Hakikaten iş.. işte şimdi düşünmek istemiyorum.. çoğu kez ucu nereye çıkacağını biLmeden Labirent gibi satırLarın arasında geziniyorum.. Sürpriz sonLarı sevmem ama cüret işte.. Hatta hiç bir sonu sevemedim öLümden gayrı.. o da son değiL ya orası ayrı.. Sonu oLan hiç bir şey beni mutLu edememiştir.. MutLu son!.. peeh!.. zayıf düştü karşıma..

x- MutLu son oLur mu? sence!..
y- OLur!.. Tabiki!.. Neden oLmasın..
x- Neden oLsun?! ..
y- NasıL yani!..
x- OLmaz işte.. MutLu ama son.. Bitti herşey..
y- YanıLıyorsun. OLur bence..
x- Sence kim?..
y- Bana göre, benim düşüncem..
x- O zaman sus..

.. Kim bu sence yahu .. Bre ahmak girdin araya , yıkmaya kaLktın feLsefeyi.. MutLu sıfatıyLa sonu tenzih etmeye kaLkıyor.. Ben son diye söyLer iken mutLu oLmak nerde kaLdı..
Sonun içinde mi.. yani yok oLdu..
ResmediLdiği her yüzLe buLanık bir tabLo oLarak zihinLerin duvarLarına asıLdı.. Sonra.. işte sonrası yok.. mutLuLuk sonsuz oLmaLı.. niceLik koymam..
ben bu yüzden yazar iken düşünmeyi de istemiyorum, ucu bi yere çıkmasın.. Neticeye bağLanmasın.. KaLsın yazdığımLa.. KaLsın ve devam için pay oLSun..

- SaçLarım Karışık - KİNAYE SERVİSİM

Sabah kaLktığımda karşımdaki karanLık odaya bakakaLmışım...
İçerdeki ne!.. Bi mikrofon; hmmm.
TeknoLojisi zayıf oLan biLgisayarım nasıL dayanmış da sabaha kadar açık kaLmış...
Mikrofonun başına geçip bir iki - üff üff; hey naber ben!.. Günaydın sana!...
BakaLım ne kadar aydın diye sormaktan aLamadım...
Derken yürüyorum şadırvanda eL yüz yıkama fasLı; içerde ne var; bir ayna yine musLukLar ve aLtında LavaboLarı..
Aynaya baktım saçLarım karışmış; asLında anLaşıLıyor ruh haLvetimin karmaşası tam burdan baknca saçLarıma..hani karışmış saçLarım, kırışmış yüzüm..yaşLanıyor muyum?!
şaşkın şaşkın bakmışım ve ısLak yüzümü kuruLamak istemedim, yürürken serinLik veriyo (= karmaşa içindeki saçLarımı iyice karıştırıyorum eLimLe; aynısını içime de uyguLuyorum bazen..hani yazayım bir şeyLer derken içimi kurcaLaya kurcaLaya bi haL oLuyorum..bayıLacak gibi.. ufff ne bu yaa.. sıkıntım ve stresim hadLerinin sınırını boyLadı, enine diğer tarafa geçti, bundan müteveLLit sebepLerLe muzdaribim..
Saçını tara, ya da kestir.. acep ne anLama geLiyo.. kendine çeki düzen ver.. bu şekiLde nasıL dayanabiLiyorsun, kendine eziyet mi; ceza mı?
Eğer bu anLamLardaysa;
EL-cevab : kasten değiL..
Bazen de göz morLukLarımdan açıLan konuLar; hemen kapanıyo direkt sorguLamayLa dewam eden ve fazLa uzun sürmeyen bir muhabbet oLuveriyo..
Yani neden bu morLukLarın sahibisin.. iki nokta!
-Ne kuLLAnıyorsun?- gibisinden bir soruya aynı komikLikte keza güLümsemeyLe -uykusuzLuk- cevabım yapışıveriyor..
beLki biLgisayarın görüntü frekansLarını kaLdıramıyorumdur..
GözLerimde hare gibidir o morLukLar sürmeye müsavi..
SaçLarım konusunu kapattım; kısa kestim..kestirdim..
yanık uçLarı bana batıyodu.. zati yanmamış yanLarı daLgaLanmış.. hehe fön görmeyince yüzüne bakıLacak haLi yok.. kurtuLdum onLardan..
Ama karmaşık ruh haLvetimden, maaLesef..

- Bir Kaç Renk - KİNAYE SERVİSİM


Birkaç renk geçerken akLımdan farkettim siyaha daha yakınım.
Mavinin seLamını aLdım; pembeyLe iLerLerken.
YeşiL bir vadinin atmosferi iLe ümit edindim; beLki bir seraptı vaha dediğim.
KapLumbağaLar vadı yavaş ama emin; gayet sakin haLine ekLediği tedirginLikLe her an kabuğuna çekiLmenin teLeşı içinde; acıkmış...
Ben muzdariptim gördükLerim içinde gördükLerimden.
Ab-ı bade reng içime akmış; içime sinmiş. İçimi bir çırpıda dışarı vurmam gerekmemiş çünkü dışım içime çekmiş doğuştan.
Ve ben farkettiğim siyaha yakınLığımı asLında uzak oLduğum herşeyden aLdım.
İnsan sadece bazen bir terim. AsLında çoğu zaman bir terim; kesinLikLe terim.
Hemen maviye seLam verdim , yeşiL vadiden geçerken , pembeyLe iLerLerken; saydam terim akarken.
Dua buLdum eLimi göğe doğru açarken diLimde.
Masiva suLarı çekiLirdi zaten benim kışım geLdiğinde.
Kabuğuna çekiLen kapLumbağa dahi dahiane tavır içindeymiş dışarıyı görüp içeriye çekiLmekLe.
O en azından bir deve kuşu değiLdi müsterih oLmakLa yetinmemekLe.
SaLyangozun yaLdızLı izLerini izLedim..

AkLımı döktüm..
İçimi Döktüm; Dışım Taştı..